23 Eylül 2012 Pazar

Bir an...

Hayat ilginçtir. Bazen gününüz iyi giderken bir an olur, bir olay yaşanır ve gününüz mahvolur. Bazen de gününüz çok kötü geçiyordur. Sonra bir an olur, o gün hayatınızın en güzel günü haline gelebilir. Ve bana da aynen bu oldu.
Bugün uyandığım andan itibaren her şey çok ama çok kötü gitti. Tüm aksilikler beni buldu diyebilirim. Sonra yarım saat bir hiç uğruna ayakta beklememin ardından sinirden ağlamak üzereykeeeeen... Bir an olur, bir telefon gelir. "Boşver. Ben hazırlanıp çıkıyorum. Sen de hazırlan, gelip seni alacağım. Hadii, sinirlendirme beni. Hazırlan, geliyorum." bunun gibi bir şey de olabilir. Ama bu önemli değil. Sonra giyinir ve sinirli bir şekilde aşağı inersiniz. O arabasında oturuyor ve yüzünde tüm sinirinizi geçirebilecek kadar tatlı bir gülümsemeyle sizin gelişinizi izliyordur. İşte bu an, gününüzü tamamen değiştirir.
Sonraki bir kaç saat sizi mutlu etmek için elinden gelen her şeyi yapar, her ne kadar o "Ne yapsam da seni mutlu edemiyorum" deyip dursa da aslında o kadar mutlusunuzdur ki sabah moralinizi bozan her şey silinip gitmiştir. Zaten bir şey yapmasına da gerek yoktur aslında. "O"nun bir bakışı, bir gülümsemesi sizi yeterince mutlu ediyordur ki.
İşte bazen böyle günler olur. Her şey çok kötü gidiyorken bir an olur, biri gelir, her şeyi değiştirir. Bu anların hep yaşanmasına ve bizi bu şekilde mutlu eden insanların hep hayatımızda olmasına...

10 Eylül 2012 Pazartesi

Olabilecek en kötü gün...

Bugünün ne kadar kötü bir gün olduğunu, ne kadar üzüldüğümü, ne kadar kırıldığımı ve şu anda ne kadar mutsuz olduğumu anlatabilecek bir kelime yok. Babamın sevgilimle benim fotoğraflarımızı gördüğü gün çok kötüydü. Sevgilimin yalan söylediğimi öğrenip bana kızdığı gün felaketti. Babaannemin.... Hayır sanırım bugün o kadar da kötü bir gün değilmiş. Bu da başlığı yalancı çıkarıyor tabi. Ama alışveriş merkezinin tuvaletinde ağlama krizine girdiğime, sonra kendimi kuytu bir köşeye atıp orada ağladığıma göre buna da iyi bir gün diyemeyiz.
Aslında çok sıradan bir konu. Sevgilim arkadaşlarıyla buluştu, bana hiç ilgi göstermedi. Ben çok kırıldım. Falan filan. Bugün ennn çok kırıldığım konu şeydi sanırım. Bu durumun anlık bir şey olmaması, belirli zaman aralıklarıyla tekrar tekrar kırılmam. Kırgın olduğumu sevgilime sabah göstermeme rağmen onun bu konuda bir şey yapmaması, defalarca mesaj atmayacağımı söylememe rağmen çeşitli bahanelerle tekrar tekrar mesaj atıp aramam ama onun gönlümü almak veya aramızı düzeltmek konularında bir şey yapmaması... Evet, bu kadar üzülmeme sebep olan şey buydu. En son "madem bu kadar umurunda değilim konuşmayalım" dedim. Ve o "sen bilirsin" dedi. Bunun üzerine patladım. İşte ağlama krizi burada başladı. Sonra onu arayıp ağlayarak kavga edişim de öyle.
Neyse, bunlar önemsiz zaten. Asıl problem güven sorunum. Onun beni sevdiğine, değer verdiğine güvenmiyor olmam. Ama bu güven sorunu nereden geliyor bilmiyorum. Neden böyle sürekli bir şeyler yapmak, bunu bana kanıtlamak zorunda onu da bilmiyorum. Ama bunu istiyorum. Bana sürekli ilgi göstersin, şiirler yazsın, güzel sözler söylesin istiyorum. Romantik hareketlerde bulunsun, sürekli sürpriz yapsın istiyorum. Bu konudaki son kavgamızda bana demişti ki "Baban öğrendiğinden beri artık sadece arkadaşça konuşuyoruz. Sanırım o yüzden seni arkadaşım gibi hissediyorum çoğunlukla" Evet, insana ne diyeceğini şaşırtan bir cümle değil mi?
Konu bu değildi, dağıttım yine. Bugün telefon konuşmamızın sonlarında dedi ki "Sen kendini kimseyle kıyaslama, kimse senin kadar değerli değil benim hayatımda" Bense bunu göstermesini isterdim. Mesela benim üzüldüğümü bildiği için jest yapsın gitmesin arkadaşlarıyla buluşmaya, bunu isterdim. Gerçi her defasında o "üzülüyorsan gitmeyeceğim" demesine rağmen ona gitmesi konusunda söz verdirtiyorum. Çünkü onu asla hiçbir şeyde engellemek istemiyorum. Ama yine de keşke bu jesti yapsaydı... Beni gerçekten çok, çok mutlu ederdi. İşte bu bana değer verdiğini gösterirdi. Off, bunu söylediğim için bile çok kötü bir insanım. Ne kadar bencil, ne kadar kötü, Allahım, nasıl biriyim ben... Bir insan hiç ister mi sevgilisi arkadaşlarıyla buluşmasın. Nefret ediyorum kendimden. Böyle düşündüğüm için, bu kadar bencil olduğum için...
Oysa onu üzmemem lazım. Zaten mutsuz, benim onu hep mutlu etmem lazım. Benimleyken bari mutlu olmalı. Oysa ben ne yapıyorum? Kendi sorunları yetmezmiş gibi sürekli sorun çıkarıyorum ona. Hayatını kolaylaştırmam gerekirken zorlaştırıyorum. Haftada bir defa gidiyor arkadaşlarıyla buluşuyor, onu da zehir ediyorum ona. Kendisi dedi bunu "Artık birisi buluşalım dediğinde korkuyorum yine seninle sorun çıkacak diye" dedi. Ben böyle biriyim onun gözünde. Böyle sürekli sorun çıkaran, kıskanç, güvensiz... Böyle biriyim ben. Haklı. Ben ona nasıl davranıyorsam öyle yargılıyor beni. O yüzden bir kere daha söz vereceğim bu konuda, bundan sonra onu üzmeyeceğim, sorun çıkarmayacağım. Gerçi haftaya okul açıldığı için bu son buluşmalarıydı, yani bir başka buluşmada pozitif davranarak onu mutlu etme şansım yok artık. Neyse, belki beklenenin aksine okul zamanı da buluşurlar. Hah:D Komik... Okul zamanı ben oradayken ve buluşmaya istekliyken kimse buluşmaz ki... Hepsi ders çalışma derdinde olur. Olmayanlar da bir çiftle buluşmak istemiyor tabi. İşte o yüzden ben oradayken hiç buluşulmuyor...
Neyse, bu "benim hiç arkadaşım yok" sorunu bu yazının konusu değil, ona girmeme gerek yok. Bu arada haksızlık olmasın diye belirtmek isterim, benim bir arkadaşım var. Liseden en yakın arkadaşım. Ve neyse ki sevgilim arkadaşlarıyla buluşacağı her gün, bazen tesadüfen bazen de ben öyle ayarladığım için, ben de onunla buluşuyorum. Gerçi yapacak hiçbir şey bulamıyoruz, sıkıntıdan patlıyoruz filan ama en azından evde oturup sevgilimin bensiz ne kadar eğlendiğini düşünüp üzülmüyorum böylece. Gerçi onların buluşmaları çoooooook uzun (yaklaşık 6-8 saat) sürdüğü ve biz ancak 3-4 saat oyalanacak şey bulabildiğimiz için bunu da yapmaya zamanım kalıyor.
Off neyse, bu konudan ne kadar bahsettikçe kendimi o kadar kötü hissediyorum. O yüzden değiştirelim bu konuyu, daha mutlu şeylerden bahsedelim. Bu yaz yapmak istediklerimi listelemiştim yazın başında. Almancamı geliştirmek, sevgilime hediye hazırlamak, çizim yapmayı öğrenmek, film listemdeki filmleri izlemek, kitap listemdeki kitapları okumak, yemek yapmayı öğrenmek... Çizim yapmayı öğreniyorum. Son iki haftamı yemek yapmaya ayırdığım için o da bayağı gelişti. Almanca her yaz olduğu gibi kaldı. Kitap listemin çok azını okuma fırsatım oldu, yazın çok boş vaktim olunca kitap okuyasım gelmiyor, 10-15 kitap anca okumuşumdur. Okul ve sınavlar varken okumayı tercih ediyorum nedense:D Film listemdeki filmlerin de bir kısmını izleme fırsatım oldu sadece. Ama 8 tanesini filan da sevgilime söyledim, onun sınırsız interneti var, indirdi benim için, okul başlayınca alacağım ondan. Aslında bu da bana değer verdiğini gösteriyor, cidden haksızlık ediyorum çocuğa.
Eveeet, gelelim en önemli yaz kararıma:) Sevgilime hediye hazırlamak... Alıp yaptığım puzzle'ı söylemiştim zaten. İşte onu çerçeveleteceğim gidince. Aynı zamanda ona "Seni seviyorum çünkü;" kağıtları hazırladım. Her birinin arkasında onu neden sevdiğimi anlatan şeyler var. Bir de kırmızı kartondan kalp kestim, bir tarafına "...'ın Kalbi" yazdım, diğer tarafına da onun ismini doldurdum hiç boşluk kalmayacak şekilde. Bir de benim bir küçüklük fotoğrafım var, gördüğünde çok beğenmişti, "umarım kızımız sana benzer" demişti. Fotoğrafın arkasına "Kızımızın nasıl olacağını hep gör diye..." yazıp ona vereceğim. Tabi ki bunlar yeterli değil, birkaç bir şey daha düşünüyorum ama şimdilik elimdekiler bunlar. Umuyorum ki romantik ve hoş bir sürpriz olur:)
Çarşamba günü tatile gidiyoruz halamlarla birlikte. Babam bir tatil köyünde yer ayırttı. Gerçi sadece 3 gün kalacağız ama yine de okula başlamadan önce çok iyi olacak gerçekten:) Tabi otele gitmeden önce benim eşyalarımı yurda bırakacağız önce ve otelden dönerken de beni yurda bırakacaklar. Eşyalarım o kadar fazla ki umuyorum bizim ve halamların arabasına sığar. Eşyalarımı üç gün önce toplamaya başladım, dün hepsi bitti. Şu an tüm valizlerim hazır bir şekilde kapatılmış ve "oturma odamsı oda" olarak kullanılan balkonumda duruyor. Bugün halamlar geldi bize, çarşamba sabahı beraber yola çıkacağız. Ve tatilde çoook ama çok eğleneceğiz:) Bana iyi eğlenceler dileyin, tatil sonrasına kadar hoşçakalıııın:)