22 Kasım 2011 Salı

Mutsuzken İçemeyenlerdenim

Sarhoşken msj atıp "Seni seviyorum"lara boğduğum kişi vardı ya... Kendisinden nefret ediyorum! Ben onun için sevgilimden ayrılıyorum, konuşup sinemaya gittiğim çocuğa arkadaş ayağı çekmeye başlıyorum ve sonucunda ne alıyorum?! Yalan!! Bana beni sevdiğini söylediği zamanlarda gidip başkalarıyla konuşabiliyor, yapabiliyor bunu bana ya!! Çıkalım ya da çıkmayalım, bana bunu yapmaya ne hakkı var? İyi ki kabul etmemişim çıkma teklifini...
Ve onu geçtim, hayatımdaki her şeyi bilen en yakın arkadaşlarımdan biri bana ne diyor? Sen bu konularda hep çok aceleciydin zaten, başına böyle bir şey geleceği belliydi diyor! Bunu diyen bir erkek. Neymiş efendim daha senenin başında iki gün face'den konuştuğum çocukla buluşmamdan belliymiş! Ne demekse bu! Sanki ben hafif bir kızım, sanki ben önüme gelenle düşüp kalkıyorum! Ben daha hayatımda 2 kişiyle çıkmışım, hadi onu geçtim ben sürtüğün önde gideni de olsam bunu bana söylemek senin ne haddine! O üstün ahlaki değerlerinle gelip beni yargılayamazsın sen!
İşte tüm bunlar birleşince bugün acayip içmem gerekirdi di mi? Hayıııır, çünkü ben üzgünken içemiyorum. Benim içmem için neşeli olmam, "hadi coşalım, eğlenelim" modunda olmam gerek. Ben şimdi yatağıma kıvrılıp "Depresyondayım, unutuldum, aldatıldım. Sevgilimden ayrıldım. Çok yalnızım." dinleyip ağlamak istiyorum, sarhoş olmak değil. İşte o yüzden oda arkadaşımla aldığımız bunca şey de boşa gitti.
Sevgilim konusunda ne yapacağıma gelince de... Gerçi teorik olarak sevgilim bile değil o. Neyse işte, ona uzun süre hiç mesaj atmamayı, okulda konuşmamayı, konuşmak isterse görmezden gelmeyi planlıyorum. Bilmiyorum beni bu kadar etkileyen birine uzak davranmayı nasıl becereceğim ama... Elimden geleni yapacağım artık...

18 Kasım 2011 Cuma

Sarhoş da Oldum ya

Blog açmak için hayatımın hareketlenmesini, bir şeyler yaşamayı beklerdim. Artık sarhoş da oldum ya tamamdır, blog açabilirim.
Düne dek hep "Ya ben sarhoş olmam ki. İçmiyorum zaten ben o kadar. Ay çok saçma sarhoş olmak yaa, çok rezil, böö, ay ben çok cool'um, rezil etmem ben öyle kendimi" diye nerden çıktığı belli olmayan bi havalardaydım. Soooonra dün geldi, geçti, artık diyorum ki: "şey, hmm, cool, ben, hı hı, evet, oldu"
Tabi ki içmemiz öyle hoş, havalı bişey değildi. Tam ergen modunda gittik aldık içkileri, soslu fıstıkları fln; gizlice yurda soktuk; oturduk içtik oda arkadaşımla. Aslında her şey çok normal başladı. Ben bir Mariachi içtim, oda arkadaşım bir Miller içti. Sonra ben kıkırdama moduna fln geçtim, devam etmek istedim. Bir arkadaşı aldım yanıma, tekele gittik. Tabi tam yurt müdürümüzün yanından geçerken tekel filan demesem iyiydi ya, neyse ki yakalanmadık.
Ben daha ağır bişeye geçiyim dedim, oradaki adam da bana votka verdi, vişne suyu da aldııım, tam alem moduna geçtim. Dönüşte yurdun kapısının oradayız, arkadaşım  bana "Bak, sakın şimdi gülme tamam mı? Burayı geçelim dilediğin kadar gülersin ama şimdi sus." diyor, ben kopmaya başlıyorum. En sonunda dişlerimi sıkarak, tırnaklarımı elime batırarak fln bi şekilde geçtim orayı, asansöre girdim ve koptum.
Arkadaşım beni odaya bıraktı gitti. Ben bir bardak vişne-votka hazırladım, diktim kafaya hepsini, tam o sırada kuzenim aradı. İçtiğimi duysa kızacak, biliyorum. O yüzden olabildiğince normal davranmaya çalıştım, başarılı da oldum sanırım, emin değilim.
Ben yokken oda arkadaşım face'i açmış, hemen ben de girdim, oradan yazışmaya başladık saçma sapan ama nasıl reziliz, nasıl saçmalıyoruz. Ben o sırada art arda iki bardak daha vişne-votka diktim kafaya. O noktada zaten denge diye bişey kalmamıştı bende ki normalde de çok dengem var denemez. Düz yolda yürürken düşen bir insanım ben, hafif sağa çekiyorum galiba.
Neyse işte o zamanlardan hatırladığım bazı şeyler mesajlaştığım çocuğa bir milyon defa ilan-ı aşk etmem (aşık mıyım, evet aşığım da bunu o bilmemeliydi), bana mesaj atan herkese sarhoş olduğumu söylemem, oda arkadaşımın telefonda konuştuğu kişilere "ben seni çok seviyorum ya" demem falan filan. Sonra bir baktım ki banyodayım, oda arkadaşım başımı buz gibi suyun altına tutuyor!
Duştan sonra oda arkadaşım bana pijamalarımı giydirdi, kantine indi iki bardak kahve aldı (bu sırada ben kusuyordum yalnız başıma. Neyse ki banyoya kusmam gerektiğinin farkındaymışım, mesajlaştığım çocuğa "ben kusucam galiba" ""telefona kusmamalıyım bozulur" tarzı mesajlar atmışım çünkü), iki kahveyi de bana içirdi, beni yatağıma yatırdı. Ben hala ayılamamışım, "yatmıcam ben ya" deyip kalkıyorum, "Ben x'e aşığııım!" "Ben en başta y'ye aşıktım biliyo musun? Ben ona da söylicem bunu." şeklinde çıkışlar yapıyorum. En sonunda kız telefonu elimden almak zorunda kaldı y'ye mesaj atmayayım diye. Hatta bu arada birkaç gündür cevap vermememe rağmen sürekli beni arayan, bana mesaj atan bir çocuğu da "Benim sevgilim var, kızıyor artık sana" diye başımdan atmış sağ olsun.
Sonra ne oldu ne bitti bilmiyorum, sabah 4.30 sularında "Noluyo yaa" modunda uyandım. Hemen kalktım mesajları okudum, rezilliğin zirvesindeymişim onu fark ettim. Sonra face'e baktım, dünkü yorumlaşmalarımızı okuyacaktım, düşünceli oda arkadaşım onları da silmiş neyse ki. Hatırlıyorum galiba, sarhoşken ona "Face'imde babam ekliii, bunları görürse beni öldürür" filan demiştim dilim dolanarak. Ama ne yazmışız merak ediyorum çünkü mesajlaştığım çocuk "Lütfen artık face'ten çık" demiş birkaç kez, ne kadar saçmaladım, kim neyi gördü, off of.
Bu arada anlamadığım bir şey var, sarhoşken yazım tarzıma ne oluyor? Tüm mesajlaşmalarım "ay" ve "ki" dolu. "Ben kusucam ki" "Ay ben sarhoşum ki" "Ben seni seviyorum ki" "ben kustum ki, ay çok kötü, ben çok sarhoşum ki" Anlamadığım bir diğer şeyse bir insan neden art arda 11 defa ilan-ı aşk eder? Bir tanesi neyime yetmemiş acaba?
Neyse işte dün de böyle bir gündü, artık uzun zaman içmem heralde. Zaten bir arkadaşa da sözüm vardı önümüzdeki bir ay içmicem diye, bundan sonraki bir ay oluversin hadi o.