Güneşi Beklerken’in etkisiyle başlayan Uzakdoğu dizileri
saplantımdan bahsetmiştim. Boys Over Flowers’ı benim için indirme görevini
evinde sınırsız internet olan erkek arkadaşıma yükledikten sonra dayanamayıp
annemin ve benim 1’er gb’lık internet paketlerimizi bitmeye yaklaştırarak
YouTube’dan İngilizce altyazılı olarak Ma Boy’u izledim. Sadece 3 bölüm sürdü
ve oldukça da güzeldi. Ama o konuyu ver bakalım bizim senaristlere hoop al sana
minimum iki sezonluk dizi:D
İnternet paketleri bittiği için Ma Boy’dan sonra başka bir
şey izleyemeyeceğimi düşünüyordum kiii reklam yapmak gibi olmasın TubeMate’i
hatırladım. Kendisi YouTube’dan video indirmek için olan bir program ve
mükemmel çalışıyor:) Böylece işyerimin internetini dibine kadar kullandım ve
Hana Yori Dango’yu, Hana Yori Dango’nun animesini ve Personal Taste’i
indirdim:)
Önce dizisini, sonra animesini arka arkaya izlediğim için
Hana Yori Dango konusunda kıyaslama yapacak çok şeyim var. Bir kere,
animesindeki F4 cidden yakışıklı, dizide o kadar yakışıklı tipler
bulamamışlar:/ Ha bir de dizi inanılmaz mutaassıp. Toplamda 4 öpüşme sahnesi
var sanırım, biri ilk bölümde yanlışlıkla öpüşmeleri, biri ilk sezon finali,
biri ikinci sezon finali, biri de devam filmindeki düğün sahnesi. Bu gözüme o kadar
çok batmayabilirdi, eğer animesi resmen Aşk-ı Memnu yaşamıyor olsaydı!
Dizideki mutaassıplığın aksine animede ohooo, neler neler.
Bir kere Tsukasa iki bölüme bir kıza neredeyse cinsel tacizde bulunuyor. Isınma
bahanesiyle çırılçıplak sarılarak yattıkları sahneyi söylemiyorum bile.
Animedeki herkesin “Hadi artık sevişin” diye sürekli birilerini odaya
kapattıklarını da unutmamak gerek. Ha bir de Tsukasa’yla aynı odada yatan
Tsukushi’nin gecenin bir yarısı odadan çıkıp kendini Rui’nin kollarına atıp öpüşmesi
var. Kısacası, ne animesi ne de dizisi cinsellik açısından orta yolu bulamamış.
Dizinin ilk 6-7 bölümü animeye uygun giderken sonra birden
bire pembe diziye döndürmelerine ne demeli! Evet animede de Tsukasa’nın annesi
kızı istemiyor ama sonraki 14 bölüm boyunca gösterdikleri kadar abartılı hiçbir
şey yapmıyor.Tsukushi’nin Tsukasa’nın temizlikçisi olması!? Ve o hafıza kaybı!? İlk bölümleri cidden
severek izlememe rağmen sonraki bölümleri ilk bölümlerin hatırına izledim
diyebilirim. Ortada güzel bir konu varken yazık etmişler bence. Ve YouTube’da
gördüğüm bazı video’lardan anladığım kadarıyla Boys Over Flowers da animesi
yerine dizisini taklit etmeyi seçmiş, yani onu izlemeyi eskisi kadar
istediğimden emin değilim.
Dizisinde animesinden daha güzel olan tek bir taraf var,
Rui’nin ikinci sezonda Tsukushi’ye aşık olmasııı!:) Animede niye Rui bu kadar
uyuz bir karakter anlamıyorum, 50 bölüm Tsukushi peşinden koşuyor, çocukta tık
yok. Hani Tsukushi’ye azıcık baksa, şöyle azıcık aşk üçgeni oluşsa ölecek
sanki! Ama dizinin sonunda Rui yapayalnız ve mutsuzken animede en azından
Shizuka’yla birleştiler, bu da yine animenin artısı:) Kısaca bunu okuyan veya
benim tavsiyelerini dikkate alan birileri varsa, ben animeyi izlemelerini
tavsiye ederim:) Ama YouTube’da animenin İngilizce altyazılısı yok, ya da ben
görmedim. İngilizce dublajlı izlemek zorunda kalıyorsunuz, ama zaten anime
olduğu için bu da çok büyük bir sorun teşkil etmiyor bana göre.
Personal Taste’e gelince; çok şirin, keyifle izlenecek bir
dizi:) En azından ilk 10 bölümü öyle. Jeon Jin Ho da çok tatlı, yavrum:) Kore
erkekleri yakışıklı derler derler de inanmazdım, şimdilik en azından Japon
erkeklerinden daha yakışıklı oldukları kesin:D Personal Taste’i Hana Yori
Dango’dan daha çok sevecek gibiyim, en azından o kadar mutaassıp olup da aşkın
içine etmeyecekler gibi duruyor. Hadi hayırlısı:)
Şimdilik benden bu kadar... Dizi anlatma faslına daha sonra
başka başka dizilerle devam edeceğiiim:) Ha bu arada, Güneşi Beklerken ne kadar
uyuz bir dizi! İzlerken resmen acı çekiyorum:/ Ah Kerem ah, yapmayacaktın bunu
Zeynep’eeee, şimdi kolaysa 10 bölüm bekle aranız düzelsin de aşık olun diye:/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder