1 Temmuz 2012 Pazar

Acı...

Beni o kadar kırdın ki... Beni değil de başkalarını düşünmeye karar vererek beni o kadar kırdın ki.... "Sen" ki  benden başka kimseye bakamayacağını, kimseyi düşünemeyeceğini söylerdin. Benim, hep benim, yalnızca benim olduğunu söylerdin. Misilleme mi bu bilmiyorum, benim canını acıtmama misilleme mi?
Hala sadece "seninle" konuşabiliyorum derdimi, hala sadece "sen" varsın hayatımda, arkadaşım olarak da sırdaşım olarak da... O yüzden şimdi de "sana" yazıyorum yine hissettiklerimi. Ve fark ettim ki "sana" yazmak iyi geliyor bana. Sanki "seninle" gerçekten konuşabiliyormuşum gibi hissediyorum. "Sen" yanımda olmasan da yanımdaymışsın gibi hissediyorum. Bir de sarılabileceğim vücudun olsa yanımda, başımı yaslayabileceğim omzun, doyasıya içime çekecebileceğim kokun olsa... Ah işte bunu ne çok isterdim bilemezsin.
Dün gece uyumadan önce "seni" yanımda hayal ettim yine, aklıma hep "senin" gözlerimin için bakışların, gülüşlerin, ellerimi tutuşların, sarılışların, öpüşlerin geldi. Gözyaşlarım akmaya başladılar yine, içimi çeke çeke ağladım sessizce. Kimse duymasın, kimse bilmesin diye sessizce. Kuzenim sordu iyi misin diye, iyiyim dedim. Belli etmedim kimseye derdimi, "senden" başka kimseye belli etmedim. Bir tek "sen" varsın hayatımda, var olan tüm başlıklar için tek karşılık "sen". Peki ya "seni" sonsuza dek kaybedersen napıcam?
Şimdi yalnızım evde; kendimle, içimdeki "senle" başbaşa, yalnızım... Ve doyasıya ağlayabiliyorum "senin için"; doyasıya, hıçkıra hıçkıra ağlayabiliyorum. "Seni" çok özlüyorum. Tatilin başından beri özlüyorum zaten "seni", varlığını. Ama şimdi davranışlarını da özlüyorum; ilgili, aşık davranışlarını. Beni çok sevmeni, sadece beni düşünmeni özlüyorum. Bu soğukluk, bu... Canımı yakıyor, çok canımı yakıyor. Başkalarını düşünmeyi tercih etmen çok acıtıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder