22 Ağustos 2012 Çarşamba

Eski Bayramlar...

İnsanlar her zaman eski bayramların tadını arar ya, ben de arıyorum. Ama bunun sebebi şimdi bayramların değişmesi değil, benim büyümem... Eskiden, küçükken, bayramlar çok daha eğlenceliydi benim için. Bayram geldi mi en güzel, en yeni kıyafetlerimize bürünür; sadece küçük çocukların sahip olabileceği büyük heveslerle el öpmeye giderdik. Sadece bayramlarda olurdu o kadar çok paramız. Bayramın ikinci veya üçüncü günü, yeterince para topladığımızı düşündüğümüzde, bayram harçlıklarımızı alır sinemaya giderdik tüm kuzenlerimle. Harry Potter serisini, Hırsız Var'ı, Vizontele serisini, Okul'u, hepsini o bayramlarda izledik. Sinemadan sonra başımızda ailelerimiz olmadan, "o zararlı" "o pahalı" "aman çok gelir" diyen birileri olmadan, kendi paramızla dilediğimiz yemeği yerdik.
O zamanlar ne kadar basitti mutlu olmak. Kuzenlerle geçirilmiş o kısa ama çok değerli gün nasıl mutlu ediyordu bizi. Artık hepimiz büyüdük. Kuzenlerim evlendi, farklı şehirlere taşındı. Kimi gelmiyor bile bayramlarda; kimi gelse de kayınvalidesinde kalıyor, görüşemiyoruz. Bu sene sadece üç kişi gittik bu bayram eğlencesine. Ben, benden iki yaş büyük kuzenim ve eskiden çok küçük diye aramıza almak istemediğimiz kardeşim. Sinemada güzel film yoktu, o yüzden sadece alışveriş yaptık ve bir şeyler yedik. Eski neşeli bayramlara kıyasla o kadar boş ve sıkıcıydı ki...
Kardeşim için bayram hala eğlenceli. Bayramdan birkaç gün önce alışverişe çıkıp bayramlık aldık ona. Bayram günü, her zaman sımsıkı topuz yaptığı açık kumral, upuzun saçlarını maşa yapıp süsledik onu. Babamla birlikte el öpmeye gitti çevredeki akrabalara. Bol bol para topladı, para topladıkça mutlu oldu. 10 yaşında şimdi. Bayramlar onun için hala bu kadar güzelken tadını çıkarsın. Bir gün gelecek bayramın bir farkı olmayacak öbür günlerden.
Keşke o günlere geri dönebilsem. Tekrar çocuk olsam, tekrar çocuk masumiyeti içinde mutlu olsam küçük şeylerden, tekrar babaannemin elini öpebilsem.... Onu o kadar özledim ki... Mezarına ziyarete gittik bayramın ilk günü. Önce dedemin, sonra onun... Annem Yasin okudu ikisi için de. O kadar duygulandım ki mezarını görünce... Ama yanımda başkaları vardı, ağlayamadım. Karar verdim kendi kendime, o şehre her gidişimde ziyaret edeceğim babaannemin mezarını. Ona yaptıklarımı anlatacağım, okulumu anlatacağım. Okulu bitirdiğimde de gideceğim yanına. Mezun olduğumu, artık doktor olduğumu söyleyeceğim ona. O kadar isterdi ki doktor olduğumu görebilmeyi. Ve tabi düğünümü görebilmeyi, yardımla da olsa ayakta durup diğer torunlarına yaptığı gibi koluma bilezik takabilmeyi...
İnşallah izliyordur beni; inşallah görebilir mezuniyetimi, düğünümü, çocuklarımı... İnşallah biliyordur onu sürekli düşündüğümü ve ne çok sevdiğimi... Sensiz ilk bayramımı geçirdim babaannecim. Ve sensiz hiçbir tadı yoktu bayram olmasının. Seni çok özlüyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder