Bu yüzden bir karar verdim, sevgilimle olan o tartışmaların hiçbirini yazmayacağım buraya. Zaten birkaç saatten uzun sürmüyor ki hiçbiri, en herşeyin bittiği kavgamız bir gün sürmüştü. Ki o o kadar haklı bir kavgaydı ki başka bir çift olsa biterdi mutlaka ilişkileri. Güçlü bir ilişkimiz var bizim, bunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Belki çok aşık olduğumuzdan, belki de başka çiftlerin aksine birbirimizi ailemiz olarak gördüğümüzden... Evet ailem o benim, kocam. Ondan başkası olmayacak hayatımda, asla bitmeyecek ilişkimiz. Aşk biter, biz farkındayız zaten bunun. Ama nasıl ki ailenden asla kopamazsın, sevmesen bile tartışsan bile mutlaka birlikte olursunuz, işte o var bizde de. Aileyiz biz, aşk bitse de aileyiz, kavga etsek de aileyiz. Ve bu hiçbir zaman da değişmeyecek.
Çok farklıyız birbirimizden, hiçbir konuda anlaşamıyoruz. Ben ak diyorum o kara, ben seviyorum o nefret ediyor. Ama birbirimizi olduğumuz halimizle seviyoruz ve birbirimiz için değişmeye çalışıyoruz her zaman. Asıl önemli olan da bu sanırım; bir adım o, bir adım ben. Gittikçe yaklaşıyoruz birbirimize. Kim bilir, belki de beş yıl içinde bir elmanın iki yarısı gibi olacağız. Aslında bir elmanın iki yarısı değil de birbirini tamamlayan iki puzzle parçasıyız biz, ayrı ayrı baktığında çok farklı birbirinden, ama yan yana getirince sihirli bir şekilde uyuyorlar birbirlerine. İşte biz oyuz, iki puzzle parçasıyız, ancak bir araya gelince anlam ifade ediyoruz şu hayatta.
Bunu temsilen bir puzzle aldım onun için; 1000 parçalık, ufak bir şey. Puzzle'ı bitirdim ve şimdi de çerçeveletip ona hediye edeceğim. Bir ressamın "Geçmiş Yazlar" diye bir eseri... Bana benziyor tablodaki kız. Belki baktıkça beni hatırlar. Aslında ikimizin resmini puzzle yaptırmak daha güzel bir hediye olabilirdi ama iki fotofobik insan sevgili olunca ortada hiç resimleri olmuyor ki. İşte ben de o yüzden beni andıran bir kız seçtim. Madem duvarında bir kız resmi olacak, bari bana benzesin.