28 Eylül 2014 Pazar

Hastayım, yatıyorum, dizi izliyorum...

İki gündür berbat bir gribin pençesinde kıvranıyorum:( Yurtta tek kişilik odada kaldığım için hastalandığımda bana bakacak kimsem yok, odada ordan oraya sürünüyorum. Bu arada da bolca "Ben annemi istiyoruuuuum" geçiyor.
Evde olsaydım ne güzel, salona veya oturma odasına, televizyonun karşısındaki baş köşeye yatağım kurulur (peluş oyuncaklarımla birlikte tam tekmil oraya taşınıyorum her hastalıkta); ilaçlarım, saat başı ya çorbam ya bitki çayım elime verilir; tüm günü elimi bile kıpırdatmadan mızmızlanarak geçirebilirdim. Ahh, evim evim güzel evim... Yurtta hasta olmak çok zor, çoook.
Hastalıktan dolayı full yatakta olduğum için kucağımda bilgisayarım, bu iki günde bir dizi bitirdim. Lie to Me...
Dizimiz iyi güzel hoş da birazdan geleceğim çooook büyük bir eksisi var. Önce artılarını konuşalım ama:) Bir kere dizi çiftimizi daha altıncı bölümden bir araya getirip (bir araya gelmediler ama kazara veya kızgın oldukları için değil, gerçekten bir şeyler hissettikleri için öpüştüler, yetmez mi?:) ) bizi ha oldular ha olacaklar şeklinde sürünmekten kurtarmıştır. Tabi bu kadar erken bir araya gelince sonraki 10 bölümde olabilecek her türlü engelle karşılaştılar, o da bir eksi aslında.
Ne kızın ailesi, ne oğlanın ailesi full kötü değildi, insanı delirten entrikalar pek yoktu dizide. Ne oluyorsa doğrudan oluyordu hep. Kız da oğlan da dürüsttü ayrıca. Aman duygularımı şöyle saklıyım, aman bu oldu hadi geri çekileyim gibi bir durum olmadı. Bir tek sonunda artık bir engel de bu olsun diye kızın kararsızlığı, oğlandan kaçıp Jeju'ya taşınması filan gereksizdi ama ona da katlanılır. Zaten ayrılmamışlardı o zaman bile, hatta çok sevimli sahneleri de oldu bu süreçte.
Entrikaların çok olmadığını söylemiştim zaten, bir tek ikinci kızın ufak bir çabası oldu ama çok kötü sonuçlar doğurmadı bence. Yani sonuçta adam sokakta Ah Jung'un elini tutup "Ben Gong Ah Jung'a aşığım" diye bağıra çağıra duygularını söylemek zorunda kaldı, bir kız daha ne ister:) Bir de ben ikinci kıza can-ı gönülden hak verdiğim için bir şey diyemiyorum. Sonuçta ben de şu anda üç yıllık bir ilişki içindeyim. Verilmiş sözlerin sonsuza kadar süreceğini düşünüyorsun ilişkideyken, seni asla unutamayacağını düşünüyorsun. Özellikle de bizden kaynaklanmayan sebeplerden dolayı ayrılmak zorunda kaldıysak, bu sebepler ortadan kalktıktan sonra eski halimize dönmemizi beklemem absürd değil bence. Ki ben sevgilime "Senden ayrılsam bile beni asla unutmayacaksın, asla benden başka biriyle olmayacaksın, söz ver." diye saçma baskılar bile uyguladığım için Yoon Joo'ya fazlasıyla hak veriyorum:D Sadece bir noktada psikopata bağlamasaydı iyiydi.
Bu arada haziranda izlediğim Heirs'den sonra ağladığım ilk dizi kendisi. Dram izlemiyorum, çoğu dizideki dram sahneleri de yapmacık geliyor zaten bana. Ama burada kızın arabadaki bir yandan kendi kendine "sorun yok" derken bir yandan da hıçkıra hıçkıra ağlaması nedense etkiledi beni. Kendimi çok rahat koyabiliyorum onun yerine. Bir öyle bir böyle davranan, sizin yanınızdayken farklı başkasının yanındayken farklı konuşan, belki kararsız belki maymun iştahlı erkekler... Çok adisiniz ve ne yazık ki biz her seferinde kanıyoruz sizlere... Gerçi Ki Joon adiliğinden değil sorumluluk duygusundan dolayı böyle davranmıştı ama olsun. Şu ara hasta olduğumdan mıdır nedir, fazlasıyla empatik bir modumdayım, dizideki herkesin yerine koydum tek tek kendimi:D
Dizinin eksilerine gelecek olursak ilk olarak; bu ikinci erkeklerle derdiniz neeeee!? Daha doğrusu olmayan ikinci erkekler, silik ikinci erkekler, hayalet ikinci erkekler... Kısaca yok yani ikinci erkek. Daha doğrusu var ama yok. Madem ne Ah Jung, ne Ki Joon öğrenmeyecek bunu; madem dizideki hiçbir şeyi, kimseyi etkilemeyecek Ah Jung'u sevmesi; o zaman neden Sang Hee Ah Jung'a aşık oldu? Kendi içinde bir iki bölüm acı çekmesi sonra unutması için mi? Ne gerizekalı bir şey bu ya. Ben çok umutlandım biri ha öğrendi ha öğrenecek; son iki bölüm oldu, artık engel kalmadı, bir engel de bunu çıkaracaklar kesin diye ama olmadı, olmadı. Öyle mal gibi kendi kendine sevdi, mal gibi kendi kendine unuttu Ah Jung'u. Bir de dizinin ilk 7 bölümünde her an Ah Jung'un yanında olan Sang Hee, Ah Jung'a aşık olduğunu fark ettikten sonra diziden çıktı resmen. Ne halası arayıp sordu, ne abisi, ne Ah Jung... Ah Jung'un resmini yaparken gösterdiler bir kaç defa, bir iki defa da abisiyle Ah Jung'u görüp kıskandı, bu. Madem Ah Jung'u unuttu neden Yoon Joo'yla yapmadılar onu da anlamadım. Sen çocukluğundan beri bu kızı sevmişsin, kız abinle nişanlanınca kıskançlıktan delirip nişanlarını bozmuşsun, aradan üç yıl geçmiş kız geri dönmüş hala ona aşıksın, sonra bir anda "A ben Ah Jung'a aşık oldum, abimle mutlu olun hadi" !?? Bu ne? Direkt böyle söylemedi tabi ama buna getirdi işte olayı. E sonra bir iki acı çekti, Ah Jung'u da unuttu, Yoon Joo hazır boşta, abin onu sallamamış, kız her gün senin yanına uğruyor, hala mı olmaz bir şey? Dizi bu konuda çok sinir etti beni, çooooook.
Bu arada Sang Hee'yi de dizi boyunca benzetmediğim adam kalmadı:D You Who Came From Stars'daki ikinci erkeğin abisine mi benzetmedim, Big Bang'deki T.O.P.'ye mi, Reply 1994'daki Chil Bong'un bakışlarını bile gördüm bir ara:D Gerçi o bakışlar "başkasını seven bir kadına sırılsıklam aşığım" bakışları olduğu için ikisinde de olması doğal:D
Diğer hayalet ikinci erkeğimiz de (biraz uzun bir tanımlama olacak ama:D ) Ah Jung'un babasının aşık olduğu kadının dükkanında çalışan, Ah Jung'un babasının aşık olduğu kadına aşık olan adam. Ben o kadın bu adamla olacak diye bekledim ama sonra nasıl olduysa Ah Jung'un babasıyla oluverdiler bir anda. Hatta bir baktım ki bunların çıkmaya başlamasını kutladıkları gecede bunların fotoğrafını o adam çekiyor. Baya hızlı bir geçiş oldu yani. Diyorum ya, bu dizinin ikinci erkeklerle bir sorunu var. Arkada kırık kalp bırakmamaya mı çalışıyorlar napıyorlar bilmiyorum ama resmen harcamışlar iki ikinci erkeği de. Özellikle de Sang Hee'yi... Sang Heee! Yavrum ya, oysa sen de bir açılsaydın Ah Jung'a, kız sana "Ben abini seviyorum." deseydi. Abin yaptığın resmi görüp duygularını öğrenip "Senin için Soon Joo'dan vazgeçtim ama Ah Jung'dan vazgeçmem." deseydi. Bir dövüşseydiniz şöyle yumruk yumruğa. Sonra Ah Jung düzeltseydi tekrar aranızı, yine yakın arkadaşın olsaydı ilk zamanlardaki gibi. -saydı, -saydı, -saydı... Benim hayalimdekiler bunlardı ama işte dizide resmen boşa yazılmış, boşa oynanmış bir karakter oldu Sang Hee.
Yine ne kadar uzun yazdım öyle. Her yazının başında kendi kendime söz veriyorum bu sefer kısa anlatacağım diziyi diye ama sonra yine monologa bağlıyorum. İşte bunlar hep etrafımda Kore dizilerinden konuşabileceğim kimse olmamasından... Yok, bundan sonra kararlıyım, bir sonraki yakın arkadaşımla mutlaka ortak zevklerimiz olacak. Ne bu böyle konuşmak istediğin her şeyi bloga yaz, onu da zaten kimse okumasın, bildiğin kendi kendine konuşmanın meşrulaştırılmış halini yaşıyorum şu ara:D Adı da deli değil blogger oluyor. Bir nevi kendi kendini kandırmaca... :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder