Öncelikle Reply 1997'den sonra, onun mükemmelliğinin verdiği gazla izlediğim Reply 1994 var. Dizi baştan sona hayal kırıklığıydı benim için. Belki de 1997'yle kıyasladığım için, belki de gerçekten kötü. Kim bilir...
Dizinin tamamına hakim olan iç karartıcı temayı mı söyleyeyim, kesinlikle kesinlikle kesinlikle çok itici olan Na Jung-Oppa çifini mi, diğer karakterlerin hikayelerinin (dizi hayatımda izlediğim ennnnn uzun-yarıda bırakmayı düşündürecek kadar uzun- Kore dizisi olmasına rağmen) ilerlemeyişini mi, daha neler neler...
Bende spoiler kavramı olmadığından bahsetmiştim. Bu yüzden de zannederim nabrut'ta okuduğum Na Jung-Chil Bong veda konuşması sayesinde kocanın Chil Bong olmadığının farkındaydım. Ama yine de "Nolur Chil Bong olsun, ben yanlış hatırlıyor olayım" modunda 5-6 bölüm gittim. Sonraki 15 bölüm benim için "Bitse de gitsek" tadındaydı. Arada Chil Bong'un tatlı gülümsemesini görüyoruz diye izledim diyebilirim.
Çoooook uzun zamandır ilk defa birinci erkekten bu kadar nefret ettiğim bir dizi oldu. İlk bölümlerde yine idare ederdi ama özellikle de Na Jung'la çıkmaya başladıktan sonra bir itici oldular, bir itici oldular; resmen atlamak istedim onların sahnelerini. O kadar yapmacık bir aegyo görmedim hiç bir yerde. Resmen "Al eline sert bir şey, çarp suratına" diyordu. Hayır bir de dizi "Oppa'yla evlenmek çocukluk hayalimdi" diye başladı, Oppa'yla evlendiler bitti. E o zaman biz bu diziyi gerizekalı gibi niye izledik bir buçuk saatten 22 bölüm? O kadar bölümün sonunda değişen, şaşırtan, "Vay be" dedirten bir şey oldu mu? Olmadı. Hayır ben Kore dizilerini acayip büyük beklentilerle izleyen biri de değilim oysa ki. Tek istediğim azıcık hoş vakit geçirtmesi, dizi onu zaten baştan yapmadığı için bari sonu güzel olsaydı dedim ama o da yok.
Kısacası dizi benim için hayal kırıklığıydı. Hatta yarıda bıraktığım dizilerden bile (Bunların Goong, BOF ve 49 Days olması...? ) daha fazla hayal kırıklığıydı. Onlar sıkınca bırakmışım en azından, bunu neden bırakmadım onu da çözemedim zaten. Gurur mu yaptım nedir... Neyse arkadaşlar, ben ettim siz etmeyin; bence bu diziyi hiiiiç izlemeyin. Bu kadar da netim.
Ayy, baydı bu konu. Dizi hakkında konuşmak bile içimi karartıyor resmen. Hadi bakalım diğer dizimize geçelim o zamaaan: Dal Ja's Spring.
Çok eski bir dizi olduğu için oldukça düşük beklentilerle izlediğim, beklentilerimin aksine çok güzel bir dizi. Özellikle Dal Ja'nın müthiş hayal gücüne bayıldım. Zengin annenin para verdiği sevgili rolüne girmesi hele... :D Daha ilk bölümden hayallerinde neler yaptı küçücük oğlana:D Dal Ja gibi bir karakterle zaten artıyla başladı dizi. Bir de bölüm sonundaki çizimler çok sevimliydi.
Dizide olabilecek her klişe vardı sanırım. Ama zaman zaman Dal Ja'nın tam bir drama kraliçesi olması üzerinden klişelerle dalga geçmeyi de eksik etmediler. Dal Ja'nın aşk konusunda olgunlaşmasını, fikirlerinin değişmesini Dal Ja iç sesinden dinlemek; kadınların yüzyıllardır düşündükleri sorulara bir de Dal Ja'nın yanıt aramasını görmek de çok güzeldi.
Dal Ja ister istemez kendinizi bulduğunuz bir karakter. O kadar güzel yazılmış ki; aslında her gün yanından geçtiğimiz yüzlerce kızdan biri. Bu yüzden de çok doğal geliyor her şey. Benim ya bilerek ya da çekildiği yıldan dolayı abartıldığını düşündüğüm bazı sahneler -mesela intihar sahnesi- de dahil.
Özetle; beğendiğim, sevdiğim, tavsiye ettiğim bir dizi. Dal Ja'nın sizi asla sıkmayacağından emin olabilirsiniz. Ha bir de yine yılı baz alarak söylüyorum; Lee Min Ki hiç fena değilmiş... :)
Benim sevdiğim, sıcak, sevimli bir diziydi. Bunda Seol Chan'ın bana pek çok açıdan Kim Joo Won'u anımsatmasının da payı olabilir:) Hatta sanırım biraz fazlaca da olabilir bu pay... Ama bunun dışında şarkılarının cidden çok güzel olmasının de etkisi yadsınamaz. Özellikle All For One'ın yarışmadaki şarkısı yeni favori şarkım bile olabilir, cidden çok etkileyiciydi.
Şarkılar dışında Seol Chan-Se Yi sahnelerini de çok sevdim. En başta kız baya sinir davransa da Seol Chan'ın tatlılığıyla gitti olay, kız da hoşlanmaya başladıktan sonra zaten pek şekerlerdi. Gerçi biraz daha yakınlaşma sahnesi, ilişkilerinin gidişatıyla ilgili biraz daha bilgi olsaydı daha iyi olurdu ama bana çok batan şeyler değil.
İlk defa bir ikinci erkeği ciddi anlamda sevmediğim bir diziyle karşılaştım, bunu bir yerlere not etmeliyim:D En baştaki soğuk, kendini beğenmiş tavırlarını sevmedim; sonlardaki kıskanç ve yapışkan halini daha da sevmedim. İlk defa bir Kore dizisinde kız gelmiş, fazlasıyla net bir şekilde diğer çocuğu sevdiğini söylemiş (Kızı baya bir takdir ettim yalnız, oldukça sağlam karakterli bir davranış gösterdi), sen hala neyin yapışkanlığındasın? Finalde de Na Na'nın aşkını en sonunda kabul eder gibi bir tavır sergiledi, sonunda beyefendi. Kız daha napsaydı acaba ilgini çekebilmek için...
Yarışmada kimin kazandığını göstermemeleri konusunda da bence bir sorun yok bu arada. Bence All For One kazandı. Zaten fazlasıyla hak etmişlerdi bu sefer. Gerçekten yetersiz bir performanstı Color Bar'ın performansı, kimse inkar edemez.
Her şey iyi hoş da bence bir ikinci sezon gerek bu diziye. Seol Chan-Se Yi ilişkisinin atlatması gereken bir milyon engel olmasını mı desem, Na Na-Sun Woo çiftinin aşık oluşunu görmemiz gerekmesi mi desem, ben daha ne desem?? Havada bıraktıkları çok fazla şey var. Hiçbir şey çözülmüş değil hatta. O yüzden bence bir ikinci sezon olmalı ama olmayacağını da çok iyi biliyorum. Zaten üzerinden bir yıl geçti, artık olmaz ama bir yıl geçmeseydi de belli olmayacağı; finaldeki o kadar sahne arkası resminden sonra...
Neyse efendim, bu dizimiz için de diyebilirim ki: Eğer sağlam finalli, etkileyici biten bir dizi istiyorsanız izlemeyin; ancak sinir olursunuz. Ama eğer olayınız benim gibi hoş vakit geçirten bir dizi izlemekse tavsiye ederim, Seol Chan+şarkılarla baya hoş vakit geçirtir:)
Bugünlük de bu kadar:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder