Son birkaç haftadır baya uzun (neredeyse kitap çıkaracak kadar uzun) bir yazı yazmakla meşguldüm. Tabi acayip bölük pörçük; çoğu zaman saçmaladığım; içimdeki tüm ergenlikleri, fangirl'lükleri ortaya serdiğim laneeet piiis bir yazı oldu:D O yüzden de hepsini sıfırlayıp az ve öz olarak burada bahsetmeye karar verdim:)
Şimdilerde CNBLUE dinlemiyorum. Bıraktım gibi bir şey. Ama hala tüm CNBLUE sayfalarını takip ediyorum, o da alışkanlık olarak kaldı işte:D Ama sanırım yakın zamanda tekrar başlayacağım CNBLUE dinlemeye. Biraz kıymetini anladım gibi bir şey. Sebebine hemen geliyorum.
Daha önceden çok eleştirdiğim için ilginç gelecek ama şu ara Super Junior dinliyorum:D Mamacita'yı dinleyip aşık olmam sonucu biraz kendisine sarmış durumdayım. Önce şarkıyı sevdim, sonra şarkı sözlerini ezberlemeye çalıştım, sonra kim nereyi söylüyormuş, kim kimmiş derken bir baktım Türkçe altyazılı programlarının çoğunu izlemiş, İngilizce altyazılı (taaa 2006'da çekilmiş Full House'dan bu hafta yayınlanmış SJ-M Guest House'a kadar-onun henüz İngilizce altyazılısı yok ama ben Korece de izliyorum:D-) programlara başlamışım.
Doğal olarak favorilerim, sevdiklerim, sevmediklerim var (bundan önceki yazının yayınlanmıyor olmasının sebebi bu kısmın şiddet, cinsellik, çocukların zihinsel ve bedensel gelişimini bozabilecek ögeler içermesiydi:D ) ama çok uzun uzadıya konuşmaya gerek duymuyorum. Sıkı bir Eunhae fanıyım (Programları izleme sebebim biraz da bu) ve onları birlikte görünce çok mutlu oluyorum. Kyuhyun benim KRY'den dolayı en sevdiğim-ve aslında tek bildiğim- üyeydi, hala da öyle. Özellikle de mükemmel "evil" karakterini daha iyi tanıdıktan sonra iyice sevmeye başladım:D Çoğu üyeyi seviyorum aslında. Kangin, Heechul ve Yesung'u tenzih ederekten... Aslında dediğim gibi, bu konuda söyleyebilecek çoook fazla (zannederim dört sayfa boyutunda) şeyim vardı ama ne gerek var? Ergenliğimi kendime saklayıp yazıya devam ediyorum:D
Ses tonu açısından şu ara favorim Ryeowook. Önceden Yesung'du KRY'den dolayı. En yakışıklı bulduğum 2014 itibariyle Eunhyuk. O çocuğa bir şeyler olmuş bu sene ama çözemedim. Eskiden ciddi olarak maymuna benziyorken şimdi inanılmaz çekici. Tabi ki geneli baz alırsak Siwon, o konuda kimsenin aklında soru işareti yok heralde:D Adam hem ultra zengin, hem kibar, hem yakışıklı; ideal erkek resmen. Dolayısıyla kiminle çıkacağı/evleneceği benim için yoğun merak konusu:D
Yine konudan sapmakla beraber hemen toparlıyorum. Yaptığı müzik türü normalde sevmediğim bir tür olmasına rağmen Mamacita'nın beni etkisi altına almasıyla dinlemeye başladığım Super Junior'un bazı şarkılarını (Mamacita, U, ıııı, sanırım hepsi bu kadar:D ) seviyorum, çok sevmemekle birlikte çoğu şarkılarını da grubu sevdiğim için az biraz dinliyorum. Amaaaaaa, bu Super Junior maceram bana gösterdi ki CNBLUE ciddi anlamda iyi bir grup. Evet son zamanlarda rock'ı bırakıp pop'a daha yakın şarkılar yapmalarıyla gözümden düşmüş olabilirler ama en azından enstrüman çalıyorlar ki bunun cidden önemli olduğunu düşünüyorum. Aynı şekilde Super Junior'la kıyasladığımızda yaş olarak çok daha küçük olmalarına rağmen daha olgun, mantıklı insanlar olmaları; ne özel hayatta ne sahnede saçmalamamaları sebebiyle kıymetini anlamış bulunduğum bir grup CNBLUE; zannederim tekrar dinlemeye başlayacağım.
Bundan bahsettiğime göree.. Şu ara MAMA 2014 oylamaları var. Ben de bunu yeppudaa boice'ten öğrendim, her gün de oy veriyorum filan ama hiçbiri CNBLUE'ya değil:D Best Male Group zaten Super Junior. Union Pay Artist of the year da aynı şekilde:) Best Band Performance'daysa cidden daha iyi olduğunu düşündüğüm için FT Island-Madly'ye oy veriyorum. Union Pay Song of the year değişkenlik gösteriyordu benim için. Bir kez CNBLUE-Can't Stop olmak üzere dört beş farklı şarkıya oy vermiştim (Bu alanda Mamacita yok, anlamışsınızdır:D ) ama sonra her alanda birinci olduğu için bu neymiş diye açtım EXO-Overdose'u dinledim ve bayıldımm! Bu yüzden de 2-3 gündür ona oy veriyorum. Garanti o alacak zaten ödülü, ki hak ediyor da. Best Female Artist ve Best Vocal Performance Female'de IU'ya oy veriyordum hep ama bugün yine her şeyde birinci olduğu için Ailee-Singing got better'ı açtım ve ciddi anlamda aşık oldumm! Hem kadının sesi çok güçlü, çok güzel; hem şarkının sözleri, müziği, herşeyi güzel işte. O yüzden yarından itibaren o alanlarda da oyumu değiştimiş bulunmaktayım. Kendimi acayip satıcı hissediyorum:D Ama daha iyi olduğunu bildiğim halde sırf seviyorum diye birilerine oy veremem ki. Ne yazık ki kaybettin CNBLUE:/ Gerçi zaten ben oy veriyim ya da vermeyeyim hiçbir şey değişmiyor. Best Band Performance'da %41'le ezici bir üstünlüğü varken Union Pay Song of the year'da hiç şansı yok. Ama Super Junior'ı öne geçirebilirim. Ki bu oylama direkt sonucu belirlemediği için hala umudum yüksek. Fighting!!
Bunu da geride bırakırsak sırada izlediğim diziler var:) Yine olabildiğince kısa tutacağım. Hatırladığım kadarıyla Coffe Prince, Emergency Couple ve King of High School Life Conduct. Evet, evet bu kadar. Bir an düşündüm başka var mıydı diye ama yoktu. Baya az izlemişim şu ara. E tabi, azıcık yoğun yaşayınca şu aralar...
Coffe Prince'ten başlayacak olursak... Kendisini bana çok tavsiye ettiler. Hem çoğu blogger'ın en iyiler listesinde, hem de yakın zamanda bulduğum tek Kore dizisi seven arkadaşımın en sevdiği diziymiş; ben de başlayayım dedim. Bitirdim ve herkese katılıyorum, mutlaka izlenilmesi gerekilen dizilerden. Bir kere kendi türünün en iyisi. Erkek kılığına girmiş kız dizilerinin klişelerini yıkıyor. Özellikle de adamın kızı erkek sandığı halde ona aşık olması, bunu bile bile kendini tutamayıp ilişkiye başlaması çok güzel anlatılmıştı. İkisinin olduğu çoğu sahnede kalbim pır pır etti. Ama aynı kimya kızın kız olduğu ortaya çıktıktan sonra yok mesela. İlginç bir şekilde orada ilişkilerini sönükleştirip yan karakterlere ve yan olaylara yoğunlaşmayı tercih etmişler. Zaten son 4-5 bölüm öylesine başlayıp öylesine bitti diyebiliriz. Mesela dizi bittiğinde üzülmedim çünkü diğer tüm bölümlerde de bitirebilirlerdi, öyle boş bir finaldi yani. Ha tabi "yapacaklar mı, yapmayacaklar mı" klişesini (gerçi bu bir Kore dizisi klişesi olmadı sanırım hiçbir zaman ama benim izlediğim dizileri baz alırsak inanılmaz yaygın bir klişe) seviyorsanız son bölüme kadar heyecanınızı koruyabilirsiniz. Ama "yapacaklar mı-yapmayacaklar mı" klişesini çoooook daha güzel sunan en az 10 amerikan dizisi önerebilirim, o ayrı:D Amerika bu işi biliyor ya:D
Bunu kısaca anlattığıma göre Emergency Couple'a geçebilirim. Tıbbi dizileri sevmediğimi söylemiş miydim? Yani aslında tıbbi dizileri seviyorum. Grey's Anatomy, Scrubs, House filan izlemişliğim çok var ama Grey's Anatomy ve Scrubs'ı izlediğimde henüz tıp okumuyordum ve House'un tıbbi kısmına da bir kulp takabilen azdır zaten. Oysa bu dizi çoğu tıbbi dizinin yaptığı gibi tıbbın-afedersiniz ama- içine sıçmış. Başka bir tabir yok. Belki anlamayan biri sevebilir ama tıbbın T'sinden haberiniz varsa bu diziyi izleyemiyorsunuz. Dünyanın ennnnn basit işlemlerini, tanılarını o kadar absürd tepkilerle karşılıyorlar ki... Arkadaşım alt tarafı bir damar klemp'lemişsin, sanki bomba imha etmişsin gibi ne o ifade? Hastaya diyaliz yapılırken "Niye diyaliz yapıyoruz?" diye sorman, sonra da "Aman allahım" ifadesiyle böbreklerin iflas ettiğini çakman... İntern olduğumda böyle bir soru sorsaydım hocam hiç sinirlenmeden gayet nazik bir şekilde "Çık dışarı" derdi ve bir daha hastaneye giremezdim. Sonra ennnn basit tanıları bile birbirinize açıklamanız... Tamam anladık izleyiciye anlatmak için bu ama tıp fakültesi ikinci sınıfta öğretilen şeyi bir intern'e açıklamak komik durmuyor mu? O adam o vakte kadar onu bilmeden geldiyse gitsin ölsün bir zahmet. Ayy, hatırladıkça sinirleniyorum yine... Tamam, sakinim.
Bunları yok sayacak olursak güzel diziydi... Uzun zamandır ilk defa ikinci erkeğin bu kadar şansının olduğu bir dizi izledim. Hatta öyle ki kız son ana kadar ikinci erkeğe varacak gibiydi, son dakikada döndürdüler. Bana booool bol kalp titremesi yaşattıran bir dizi oldu ama. İkinci erkeğin şansı bu kadar çok olunca "Şimdi ne olacak?" olayı gerçekten bir heyecan kazanıyor. Ben en başta ikinci erkekle olsun çok istemiştim her zamanki gibi ama birinci erkek o kadar tatlı ki ve o kadar tatlı aşık oluyor ki onun tarafını tutmamak imkansız. İşte bu yüzden ikinci erkeği sevmediğim nadir dizilerden oldu bu da. Adam kızın eski kocası, kıza hala aşık, bunu da gelmiş sana söylemiş, kızın da onda gönlü var gibi gibi, e o zaman sen niye hala aralarındasın?? Birazcık insaniyet diyorum... (Resim uyarısı: Azıcık çok mu tatlılar ne?:) )
Bunu da geçecek olursak sıra geldi King of High School'a. Aslında kendisini hala bitiremedim. 6.-7.-8. bölümlerin sonları fazlasıyla kalbimi titretti, evet. Ama sonra nedense bir sıkıcılaştııı, bir sıkıcılaştı... Belki ben ilk bölümde gösterilen flashforward'dan dolayı farklı bir beklenti içine girdiğim içindir ama benim için dizi geçmek bilmedi. Ben düşünmüştüm ki kız onun liseli olduğunu öğrenecek, ona bu ikili hayatı sürdürmesi konusunda yardımcı olacak, bir süre böyle devam ettikten sonra aşık olacaklar. Oysa tam tersi oldu; aşık oldular, çıkmaya başladılar, çooook sonra öğrendi kız onun liseli olduğunu. Böyle olunca da bence gereksiz sahneler daha fazla oldu. Ama başroldeki adamı (Seo In Guk) sevdiğim için yine de zevkle izlediğim bir dizi:) Tabi ki asla bir Reply 1997 olamaz ama çok pişman da değilim izlediğime... Bir de bitirebilseydim iyiydi tabi:D
Bu yazının buradan önceki kısmı neredeyse bir ay öncesine aittir, belirtmek isterim:D King of High School'u zorlaya zorlaya bitirdim. "BENCE" saçmalıklar, saçmalıklar... Ama ben fazla mantık çerçevesinde bakıyor da olabilirim, siz bana takılmayın yani:D (Ayrıca bence resim bile çekiyor diziye:D )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder